Sosyal medyada var olmanın dayanılmaz ağırlığı

Pek çoğumuz için sosyal medyaya giriş, şüphesiz Facebook’la başlamıştır. Sadece tanıdığımız insanlarla arkadaş olmaktan ibaret olan, daha adının sosyal medya olduğundan bile habersiz olduğumuz bu platforma sonradan Twitter denen, öncelikle rumuzlarla kullanılmaya başlayan bir mecra daha eklendi… Sosyal medyada var olmanın amacı bu olmasa da, bambaşka bir dünya vardı “rumuzlular” için burada. İçlerindeki kini, öfkeyi kusuyorlardı hakaret ederek, dalga geçerek, küçümseyerek. Sonra sosyal medya daha da cesur olmaya başladı. Rumuzlar yerini gerçek isimlilere bıraktı ya da rumuzluların sahici fotoğrafları oldu. Hangi rumuz kimin bilir olduk, artık saklanmak yoktu. Dünyaca ünlü sanatçılar, başbakanlar, cumhurbaşkanları dahi hesap açıp tweet atmaya başladı. Onlara cevap vermek, laf sokmak ayrı bir cesaret göstergesi oldu çıktı. Adında “sosyal” özünde asosyallik olan bu yolun nereye doğru gittiğini Facebook’un kurucusu Mark Zuckenberg ‘in bile öngörebiliyor olduğunu sanmam. Aso...