29 Mayıs 2012 Salı

Kız mı erkek mi? :)



İlk hamileliğimde mide bulantım sadece 1-2 hafta kadar sürmüştü. Et, sebze, meyve, süt, yoğurt, peynir istediğim kadar yiyebilmiştim. Günde 300-400ml süt içerdim sadece! Yediğim yoğurt, peynir de cabası.. 16.haftada öğrendim ki bir oğlum olacaktıJ yüzüme de bir ışık gelmişti söylediklerine göre:P parıl parıl parlıyordum hahaha. Tabi son 1 ayda Bülent Ersoy’a benzememi saymazsanız (boy-pos açısından:))...

(39+4) haftada  doğurdum oğlumu, normal doğumla (şimdilerde çok popüler ya normal-sezeryan doğum tartışması). 9 ay 7 gün demekti buJ ve ilk 8 ay sadece 12 kg almama rağmen, son 1 ayda 12 kg daha alarak bir rekora imza atmıştım:=)

Vesselam kilolarımı vermek o kadar uzun ve zorlu bir süreçti ki. Oğlum 2 yaşına geldiğinde, diyetisyen eşliğinde kalan son 5 kg’ımı da vererek normale dönebilmiştim ancak. Oğlumu 27 ay emzirdim. Emzirdikçe de iştahım açılıyordu tabi, kilo veremiyordum.

Neyse şu an (15+7) hamileyim yineJ ve 7.haftadan beri inanılmaz bir şekilde kokuya karşı hassasiyet, iştahsızlık sorunu yaşıyorumL canım bırakın yemek yapmayı ve yemeyi.. mutfağa bile girmek istemiyorJ bazı yemeklerin adını bile duymaya tahammülüm yok. Etrafımdaki herkes o zaman kesin kız! diyorJ Bu pazartesi (dündü) belli olacak bu kadar farklı hamilelik sürecinin, bize doğru ipucu verip vermediğiJ içimden %90 kızım olacak gibi geçse de, oğlum olursa da çook sevineceğim elbetJ

Önemli olan oğlumun bir kardeşi olsun, diğerinin de bir abisi tabi. Kardeşlik başka bir duygu. Bir ablam ve bir erkek kardeşim var. Anne-babadan, arkadaştan-dosttan çok daha öteler benim için.
Neyse gelelim sadede; daha önce yazmıştım bu yazıyı şimdi kız-oğlan sonucuyla bağlıyor ve yayınlıyorum:

Hoş geliyor minicik kuzucum Cemre'mJ

Demek ki tüm emareler doğruymuş=) 
Hissiyatıma da sağlık ayrıcaJ


(bu da kürtaj tartışmalarına cevaben gelsin:P)

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Anı-1 (Kelebek etkisi)



(canim eşimin hoşgörüsüne sığınarak..) 

Eski sevgilinizin bir başkasıyla birlikte olduğunu ilk duyduğunuzda; e
ger gencliğinize damga vurmus eski bir aşk'sa bu tüm dünyanız alt üst olur.. hem de bir saniyede.. 

Önce hafif bir yanma olur midede. o gece uyutmaz sizi bu yanma, gece uykudan uyandırıp bir de hatırlatır kendini. sabah uyandıgınızda da yogun bir kelebeklenme olur midede ve sürekli içinizden -iyi de ben onu sevmiyorum ki! der durursunuz. dogrudur da sizi sinirlendiren baska bir şeydir. alışmak.. belki sahiplenmek.. benim olmasın ama kimsenin de olmasın! bencilliğidir itiraf edebilirseniz.. hep siz vardınız eski sevgilinizin kolunda simdi bir baskası nasıl olur? der durursunuz, baskasının elini tutması, baskasını öpmesi.. katlanılamaz düşüncelerdir!.. ama asi gönül alışacaktır buna da.. sadece biraz zaman'a ihtiyacı vardır..

Sonra ilişkinizin neden bittiğini düşünürsünüz, tekrar yaşarsınız olayları. evet! dogru karar vermişim! yine olsa yine aynı şeyi yaparım! dersiniz. ama hala bir türlü anlayamazsınız midedeki o yanmanın nedenini.. yediklerimdendir der içsesiniz (kendisi de bu söyledigine inanmaz), ama zaten o hep cılgın seyler söyler. devamında gelen -yoksa onu hala seviyor muyum! sorusu bunun diger bir kanıtıdır. böyle zamanlarda en son dinlenecek sözler içses'ten gelir zaten.

Bu dönem kolay atlatılabilir, eger etrafınızdakilere anlatmadıysanız. size bu olayı hergün defalarca hatırlattıkça insanlar kafanızda büyür.. büyür.. ve bir problem haline gelir. aslında ortada bir problem yoktur! ya da varsa bu sizin probleminiz degildir..

...Ancak bir de eski sevgilinizi kız arkadasıyla görürseniz, bittiğiniz andır! midedeki yanma, kelebekler bir kaç gecenizin daha içine edecektir! ki bu sefer ilk günkü kadar da anlayışlı olmayacaklardır.. yillarinizi verdiginiz eski 'askiniz' bir kızın elini aynı sizin elinizi tuttugu gibi tutuyordur (sanki baska türlü tutması gerekiyor gibi?) ama telaşlanacak bir şey yoktur yine.. hırçın gönübuna da alısacaktır?

Her ne olursa olsun... insanın yasaması gereken duygulardır bunlar. en pozitif bakış acısıyla, yasananlar midenizde bir kelebek etkisi yaratmıstır ve sonuc olarak; tecrübe'dir edinilen ve tecrübenin nasıl edinildigi hiç de önemli degildir.....




İkinci hamilelik


İlkine göre çok çok daha rahat olduğunuz kesin
ama sadece kafa olarak:) Zira kacıncı haftada oldugumu bile bilmiyorum şuan.

Yoksa büyük çocuğunuzun üzerinizde zıplaması ve '-anne beni al!' yakarışlarını saymazsak:)
Oğlum 2,5 yaşında ve bundan 1 ay öncesine kadar -Efe abi! diye böbürlenirken, şimdilerde hem ablamın 2 aylık kızı Ece'yi çok anlatmamızdan hem de doğacak kızım Cemre'den bahsetmemiz sonucu artık -Efe bebek! demeye basladı:)

Önceden ayakları -büyüüük'tü şimdilerse ise -efenin ayakları minik, bebel dibi:D
Hiç aldırış etmiyorum -ay öyle mi benim minik bebeğim:) diyorum:) hoşuna gidiyor. Napıyım? Elbet anlayacak bebekliğin kıskanılacak bir tarafı olmadığını:) dün bebeklerle cocukların farklarını anlattım, bebekleri dibe vurarak tabi hahah

-Bebekler parka gidemezler annecim, yada birşey yemek istediklerinde söyleyemezler
 ama senin gibi çocuklar söyleyebilir. bebekler yürüyemezler yada koşamazlar falan filan:) başarılı oldum mu? -ı ııhh!

Sabah yine uyandıgında kendi kendine -efenin ayakları bebet dibi minik:)) diyordu.
Varsın minikleşsin ya, topu topu 2 sene geriye gitmiş olur:D cok da vahim degil:)

Kardeşi dogdugunda da bebeklerin gercekte nasıl olduklarını idrak eder=)

İkisini de alıp içime sokmak istiyorum.
Dünyanın en tatlı şeyleri bunnar!

NOT: 
İkinci hamilelikte, bebek hareketlerini daha cok hissediyorsunuz hatta tüm gece devamlı döndüğünü söyleyebilirim karnımda:) 
ama sebebi ilk hamilelikten sonra rahim duvarının incelmesi ve karın kaslarının gevşemesiymiş. 
Panik yok, yaramaz bir cocuk gelmiyor yani:D 
Bakalım dogum nasıl olacak, ikinciden ne kadar farklı olacak cok merak ediyorum ve bu sefer, 
ilk defa korkuyorum=)
..........................................................................................................................................................

EDIT 28.02.2013

İKİNCİ NORMAL DOĞUM 
(EPİDURALSİZ DENEBİLİR:)

Kızım şuan nerdeyse 4 aylık. İkinci dogumumu yazmalıyım artık;
Şöyle ki ilki cok kolay bir normal dogum olunca, ikinci de öyle olacak sandık. Doktorumuz avrupa yakasında ama evimiz anadolu yakasında oldugundan hadi biraz zamanı planlayalım dedik ve 39+2de sabah karnımda hafif bir agrı basladı, doktora hazırlıklı gittik. Doktorumuz suni sancıyla hızlandıracagını ve bugun dogurtacagını söyledi:)

iyi hoş.. sancılar cok cok hafifken (suni sancıyla), aksam uzeri hızlanmaya basladı. Nedense kızımın pek gelesi tutmadı:) buarada doktorum ilk dogum cok kolay oldugundan ikinci de epidural vermeye gerek olmadıgını ve benim bunu halledebileceğimi söyledi:) gaza geldik.. ama sancılar artık dayanılmaz duruma gelmişti, bir yandan da artık nerdeyse doguracaktım. aksam saat 7 gibiydi. Buarada oglene dogru 11 gibi hastaneye yatmıstım. 12de de lağman yapılmıstı.

Neyse doguma girmeme 5-10 dk kala artık dayanamadıgımı (ki bnm agrı esigim cok yuksektir), ve epidural vermelerini istedim. Epidural uzmanı ameliyattaymıs. Beni o agrılı halimle ameliyathaneye indirdiler, epidural zor bela takıldı. Cok agrı varken takmam mümkün değil cunku düz duramıyorsunuz ki iğneyi batırsınlar:) geç kalmış bir epiduraldi bu.

neyse epidural takıldıktan 5-10 dk sonra doguma girdim. Epiduralin ilk dozu test dozudur. o dozla:) 20 dkda dogum yaptım ama yine ilkindeki gibi olmadı. ilkinde 3 ıkınmada oglumu dogurmustum. Bu seferkinde; tekrar lağman yapılmadıgından; psikolojik olarak ıkınmaktan korktum. cunku bir hayli yemek yemiştim o ara:D

meğer bilmem kac saate kadar lağman yapılmasa da birşey olmazmış. Söylemediler. ikinci dogum olunca, zaten herseyi biliyordur muamelesi yaptılar.

dogumhaneden dısarı bir soprano cıglıgı duyuldu vesselam. sesimin bu kadar gür oldugunu bilmezdim:) -dayanamıyorum! diye nasıl bir bagırdıysam, hastane inlemiş:D

3.5 ayda unuttum herseyİ vallahi:) bir tane da bile dogururum.

23 Mayıs 2012 Çarşamba

Bakıcı tecrübelerim


Geldik zurnanın zırt dediği yereJ
2 ay gibi bir sürede 10 senelik tecrübe edinmiş biri olarak söylüyorum, bu iş zor iş ama onlarsız da olmuyor.  Anneye bir destekçi , bir back-up, bir yedek  şart. En azından çocuk 3-4 yaşına, kreş zamanına gelene kadar.

İşini iyi yapan dadılar üzerlerine alınmasın (ya da alınan alınsın).
Ama size ve çocuğunuza uygun birini bulmak sabır gerektiriyor..  Ne yazık ki her meslekte olduğu gibi bu meslekte de kötüler/vicdansızlar  var. Ya herseye kulak tıkayacaksınız elinizdekiyle yetineceksiniz yada yılmadan aramaya devam edeceksiniz.

Öncelikle, tecrübelerimden çıkardığım sonuç şu ki; hiçbir zaman bir danışmanlık şirketi aracılığıyla bakıcı bulmayın. Etrafınıza, arkadaşlarınızın bakıcılarına sora sora bulun. Danışmanlık şirketindekiler  artık bu işi  çocukları sevdikleri için vs değil; herhangi bir eşyaya yada hayvana bekçilik yapar gibi yapıyorlar. Birçoğu insani niteliklerini kaybetmiş. En iyisi diye gönderdikleri insanlar bile çocuğunuza zulm edebiliyor.

Ben Azeri, 65 yaşında bir teyzeyle danışmanlık şirketi aracılığıyla tanıştım. Cok da sevdim. O kadar tatlı dilli bir teyzeydi ki, eve kamera taktırma fikrimden dahi vazgeçmiştim. Üstelik danışmanlık şirketinde 15 senedir çalışıyordu. Refere olmuşlardı gözleri kapalı. Cok cok güvenilir biriydi(?).

2-3 gün boyunca cocugumu 3-4 saat kadar bıraktım kendisine. (3 hafta evde birlikte olduktan sonra ilk kez bırakıyordum cocugumu kadına).  İlk gün sorun yok. -Uyutamıyorum dedi. –ok dedim hiç zorlamayın, bu öğlen de uyumayıversin  yeter ki ağlamasın dedim. –Ah hanımcım ben cok üzülüyorum neden bu cocugu uyutamıyorum kiL dedi ağlamaklı bir tonda. Kendisini teselli ettim; –sorun değil yavaş yavaş uyutursunuz dert etmeyin aa lütfen! J dedim.

2.gün içime bir kurt düştü, ses kayıt cihazı aldım ve kendisine söylemeden bir yere sakladım. Akşamına dinledim. Oğlumun uyku saati geldiğinde çocugu kucağında gezdirmeye başlıyor (o donem böyle uyuyordu cunku), çocuk ağlamaya başlıyor. Ama kadının umrunda değil. Çocuk ciyak ciyak bağırırken, kadın –piş pişş şeklinde uyutmaya çalışıyor hala?? Sonra bırakıyor. Çocuk gidiyor kendi kendine oynuyor, sesi geliyor. 5 dak Sonra tekrar cocugu alıyor kucağına bu kez çocuk daha da çıldırıyor ve ağlıyor. 30 dk. kadar aralıksız ağlıyor. Ve  ağlamaktan sızıyor. Uyuyakalıyor. O sırada benimle telefonda konuşuyor kadınJ bana aynen şöyle diyor –hanımcım kitap okuduk, o kadar uykusu geldi ki daha kitap elindeyken uyuya kaldı. -Afferin be bak başardın diyorum kadınaJ

Uyutma skandalımıza ek olarak, çocukla butun gun hiç konuşmuyor. Sadece mutfak işi yapıyor. Tabak, çanak sesi geliyor. Canım oğlum evde tek başına kalmış gibi yapayalnız, kendi kendine oynuyor. Ve sürekli telefonla konuşuyor bu arada kadın, biri bitiyor biri başlıyor:(

Burdan cıkardıgım sonuç şu oldu. Keşke kadına daha ilk günden eve ses kayıt cihazı koyacağımı söyleseydim de ne oğlum ne ben bunu yaşamasaydık. Kayıt cihazı yada kameranın kesinlikle caydırıcılığı var! Kötü herhangi bir olayı daha yaşamadan, ortadan kaldırıyorsunuz en azından. Yaşananları hafızadan silmek çok zor oluyorL Tabi buna da şükür.

Uzunca süredir bir ablamız var ve cok memnunuz (nazar değmesin). 
Evde kamera sistemimiz var. Oğlumun odasında, salonda, mutfakta, koridorda.  Oğlumun vakit geçirdiği her yerde. Gizli kamera da değil üstelik. Ablası görüyor ve ben oradan izleyip, -canım şunu şöyle değil de bak böyle yapalım.. şeklinde onu uyarıyorum. İzlediğimi bilsin diye. Hem bilgisayarımdan hem de cep telefonumdan izleyebiliyorum. Eşim de izleyebiliyor kendi bilgisayarından veya cebinden.

Benim öğrendiğim en büyük şey: sadece insan olana insan gibi davranacaksın. Anlamayana ise ne yazık ki daha sert, kesin ve anladığı dilden anlatacaksın. Lütfen’den anlamayana emir kipiyle konuşacaksınJ

Bakıcıyla ilk görüşmede sormanız gereken konular (tiyolar);

1. Evi nerede? (mesafeyi anlamak için ve kaç vasıta yaptığını öğrenmek için)
2. Evli mi, bekar mı? Varsa eşi ne iş yapıyor? Nerde çalışıyor?
3. Çoluk cocugu var mı yaşları, çalısıyorlarsa ne iş yapıyorlar?
4. Daha önce nerede calışmısş Ne kadar süre ile?
5. Kaç yaşındayken almış son çocuğu ve kaç yaşına kadar  bakmış. Ne kadar süre çalışmış orda yani?
6. Çocuga tek mı bakmış yoksa beraberınde çocuğun annesi, ananesi  veya başka bir yardımcı var mıymış?
7. Çocuga yemeklerını kendı mı yedırıyormuş? (bazısı –ben yediremiyordum annesi yediriyordu vs diyor)
8. Çocugu kendı mı uyutuyormuş ve ne şekılde uyutuyormuş? (kucakta, ayakta sallayarak vs)
9. kaçta gelip kaçta çıkıyormuş işten?
10. Önceki yerde yemek, temizlik, ütü yapıyor muymuş?
11. Şu işi yapmam dedıgı bir şey var mı? (genelde cam silmem, halı silmem deyiveriyorlar daha ilk günden; ya tansiyonları oluyor ya yükseklik korkuları)
12. Önceki yerdeki çocuk nasıl bir çocuktu yaramaz, iştahsız vs? (cunku 1 ay kadar çocuğunuza sanki o çocuğa davranır gibi davranacak farkında olmadan, hatta onun ismiyle hitap edecek çocuğunuza hazırlıklı olunJ.


Önceki çalıştığı yerde iş(görev) olarak ne yapıyorsa yine onu yapmak/yapmamak isteyecektir. Yani orada yemek yapmıyorsa, sizde de yapmak istemez. Onun ıcın oranın şartlarını da bilin ki, orda yapmıyordun ama burada ben senden şunları şunları istiyorum diyebilin.

Ayrıca, sakince her çocugun  farklı olduğunu ve herkesin farklı çocuk yetiştirdiğini anlatın. Kimisi çikolataya izin verir, kimisi vermez; kimisi ayağında sallayarak uyutur, kimisi yatağında pışpışlar. Her çocuk da her anne de farklıdır. Diğer çocukla karıştırma ve takıldığın her noktada nasıl davranman gerektiğini bana mutlaka sor deyin. Sıklıkla –ama biz orda bilmem ne veriyorduk bilmem kime annesi izin veriyordu.. vs yorumlar olacakJ şaşırmayın.

Her bakıcı, çocukların hepsinin aynı olduğunu sanır. Ve kendisinin de artık bu konuda bir profesyonel olduğunu zanneder. Ama bunlar çocuk.  Türlü türlü huyları, karakterleri var. Aynı olmaları mümkün mü?:) Biz kaçımız, hangimiz birbirimizin aynısıyız?


Bu sorulardan sonra, siz ne istediğinizi anlatın. Temizlik, yemek, çocuğa yemek yedirme, uyutma. Şu saatte gel, şu saatte git istiyorum vs şartlarınızı söyleyin. Haftasonu dahilse onun detaylarını iletin. Olur ya trafik olur, acil bir şey olur gecikebileceğinizi iletin. Çünkü yeri geliyor arayıp sizi –hadi nerde kaldınız? Diye sıkıştırabiliyorlarJ

Cocugunuzdan bahsedin, karakterinden, gün içinde neler yaptığından.
Onunla nasıl konuşulmasını ve nasıl davranılmasını istediğinizden bahsedin. Cocugunuzun bir birey olduğunu ve onun için kendisinin burada olduğunu, cocugu ağlatma, ona bağırma, cagırma, zarar verme gibi durumlara asla asla göz yumamayacağınızı sevgi ve saygı içerisinde kendisiyle mutlu bir hayat geçirmek istediğinizi söyleyin.
Yalan sevmediginizi, dürüst olursa zaten sizin de onun ihtiyaçları dogrultusunda elinizden gelen herseyi yapacağınızı iletin. Maaş konusunu konuşun eger hersey sizin için ok’se.

Ve bir hafta kendisiyle calışmayı denemek istediğinizi, tabi onun da sizin evinizdeki çalışma hayatını deneyeceğini söyleyin. O da mutlu olmalı ki sizin huzurunuz kaçmasın. Eğer baştan sizinle anlaşamayacağını düşünüyorsa, çekinmesin söylesin. Çocuğunuz deneme tahtası olmasın böylelikle.
1 hafta sonunda da tekrar oturun konuşun. Siz uyarılarınızı ve gözunuze çarpan, değiştirmesini istediğiniz davranışları söyleyin. Ona da fikrini sorun, rahatsız olduğu –şunu şöyle yapalım diyeceği bir şey var mı?
Hersey yolundaysa devam. Yoksa tamam. 1 haftalık parasını verin ve uğurlayın. Ama bu uğurlama işini yapacağınız zaman çocuğunuz yanınızda olmasın yada evde biri daha olsun. Ne olur ne olmaz. Size yada çocuğunuza zarar verebilir. Kötü tecrübelerimden biri bana hakaretler yağdırarak gitti evimden ve nerdeyse bana zarar verecekti. Allahtan eşim oğlumla birlikte yan odadaydı. (danışmanlık sirketinden bulduğum biriydi yine bu, referanslıydıJ

Eğer sizinle çalışacaksa;
Sabıka kaydı isteyin ve nüfus cüzdanı fotokopisini alın. Açık adresini, ev telefonunu isteyin. Bunlar utanılacak şeyler değil. İstemeye çekinmeyin.

Şu Konularda Baştan Uyarın:

- Çocuğunuzun besin alerjisi vs varsa mutlaka bundan bahsedin yada geçirdiği önemli bir hastalık(bir hassasiyeti) varsa. Eğer mümkünse bunu yazılı olarak görünen bir yere asın (Biz alerjimiz olan besinleri ve yasak listemizi mutfak dolabına asmıştık)
- Çocugun yanında telefon görüşmesi yapılmayacak. ACİL durumlar dışında.
- Ev telefonu izinsiz kullanılmayacak. (özel görüşmeleri için suistimal edebiliyorlar)
- Telefonunda en azından sizi çaldıracak kadar 1-2 kontür her zaman bulunacak!
- Yemek yapmadan önce eller mutlaka yıkanacak.
- Gün içerisinde TV açılmayacak. (yada izin veriyorsanız siz bilmem.. 30 dk.izin verirsiniz çıkar bu 3 saate benden demesi. Ben TV açmaya izin vermiyorum hiçbir şekilde)
- Çocuk uyanıkken ÜTÜ yapılmayacak. (bu da şahsi tercih, bende buna da izin yok:)
- Evdeki ev ve mutfak eşyalarına özen gösterilecek (makineye resmen atıyorlar tabakları, bardakları).
- Size sormadan makineye çamaşır atılmayacak (banyo paspaslarıyla, yüz havlusunu bir arada yıkayan var)
- Yalan aradaki iyi ilişkiyi tamamen öldürür. Yalan asla söylenmeyecekJ (ah ne mümkün…)


Ne yazık ki içlerinde obsesifler, hastalar da oluyor.
Bir tanesi (bana hakaretler yağdırıp da giden), hergün ne kadar zengin olduğundan ve bendeki buzdolabının aynısı yada daha iyisinin onda olduğundan vs bahsediyordu. İnandım başlarda. Sonra yalanları ve tuhaflıkları ortaya çıkınca anladım ki kişilik bozukluğu varmış..

Allah iyilerle karşılaştırsın vallaJ
ne diyeyim.. anlatırken yoruldum.



18 Mayıs 2012 Cuma

Taşındım !


Başka bir blog sayfam vardı. Aylık 15,99 usd de para ödüyordum salak gibi:)
Sonra baktım ekstra bir özelliği de yok. Kapattım ve buraya taşındım:)

Önceki yazılarım da çocugum gibiydi. Aldım onları buraya.

oğlumu minnok diye seviyorum. minicik oldugu için ona öyle sesleniyorum kendimce:) oğlum bu durumla dalga geçerek bana annok demeye başladı:) anne'den türetti.
Eee çıktı ortaya annok ve minnok hikayeleri:)

Bir yandan 14+3 haftalık hamileyim. (Henüz cinsiyetini bilmiyorum, haftaya ögreneceğim).
Minnok birken olacak 2:) inşallah sağlıkla:)

Bi özet geçmek gerekirse;

Oğlum 28 aylık şu an. 2,5 yaşında bile değil henüz. Efe -)

Benim homeoffice hayatım devam ediyor. Hem de sayıca artarak. Hatta 3 ayrı işi homeoffice yaparak rekora koşuyorum. Aile bütçesine katkıda bulunmaya çalışıyorum kendimce. Hem de paslanmıyorum işte..  Bin parçaya bölündüm desem yeridir. Kafam allak bullak oluyor bazen o ayrı=)

Tatlı bir babamız var, ikinci cocugu illa 'kız' isteyen:) (oğlum pek babaya pas vermiyor da..) Kendi varoluşunda babanın da bir katkısı oldugunu anlayana kadar bu böyle devam edecek sanırım:D

tek derdi oğlu, eşi ve evdeki huzuru olan, oğlunu (çocuklarını) iyi yetiştirmeye çalışan, bazen yorgun bir 'annok'um işte:)



Sosyal medyada var olmanın dayanılmaz ağırlığı

Pek çoğumuz için sosyal medyaya giriş, şüphesiz Facebook’la başlamıştır. Sadece tanıdığımız insanlarla arkadaş olmaktan ibaret olan, da...