28 Mart 2013 Perşembe

Ağız, el ve ayak hastalığı

Efe'nin ayagındaki kızarıklıklar
Vikipedi 'den Alıntıdır;

''El, ayak, ağız hastalığı, picornaviridae ailesinden barsak virüslerinin neden olduğu ve insanlarda görülen bir hastalıktır. En sık neden olan virüsler coxsackie A virüs ve enterovirus 71 (EV-71)'dir.

Hastalık genellikle bebek ve çocukları etkiler ve oldukça yaygındır. Orta derecede bulaşıcıdır ve mukus, salya ya da hasta bir kişinin dışkısı ile doğrudan temas yoluyla yayılır. Tipik olarak, genellikle yaz ve sonbahar aylarında, anaokulu veya kreşlerde küçük salgınlara yol açar. Olağan kuluçka süresi 3-7 gündür. Erişkinlerde daha az görülür, ancak immün yetmezlikli olanlar hastalığa karşı çok hassastırlar.

Semptomlar:

GEL GELELİM BİZİM HASTALIK HİKAYEMİZE;

Efe cumartesi günü gece yüksek ateşle uyandı, sabaha karşı ateş düşürücüleri 4'er saat arayla verdiğim halde (ki bu dozlarla düşmesi lazımdı) ateş bir türlü 39 un altına düşmüyordu! Bazen 38.4 olup tekrar 39'lara cıkıyordu (ilac etkisini yitirdiği saatlerde).

Önce doktorumuzu aradık, '-ateş düşürücüsünü verin sonra da ılık duşa sokun' dedi. Her şeyi yaptık hatta ben vazgecemediğim bir yöntem olan vücudu sirkeli suyla silme rituelimi bile yaptım amma velakin ateş düşmüyor allah düşmüyor!

Neyse hastaneye gitmeye karar verdik. Eşyalarını hazırladım Efe'nin, Cemre için süt sagdım vs derken 1 saate ancak cıktık yola. Ee 2 cocukla böyle oluyor ne yazık ki:(

Hastaneye gittiğimizde Efe'nin rengi kaçmıştı ve cok solgun görünüyordu. Avuç içlerine baktı doktoru sapsarıydı. Gözleri kızarmıs ve cok halsizdi. Neyse bir sürü kan testleri yapıldı. CRP ve lökosit (detaylar için bknz. www.labtestsonline.org.tr ) yüksek cıkmıstı. İdrar ve dışkıda anormal bir şey yoktu. Ancak ishal de başladı hastanedeyken ve zaten ateş yüzünden çok su kaybetmişti, şimdi bir de ishal sebebiyle su kaybedecekti. Doktorumuz bu şekilde bizi eve gönderemeyeceğini söyledi. Çok güveniyoruz allahtan doktorumuza,hiç tereddüt etmedik. Ama Cemre'yi ne yapacaktık.. o da ayrı bir meseleydi tabi.

2 gün hastanede elinde serumla yaşadı canım oğlum:(  Efe'yi muayene etmek bile cok zordur normalde, bir de üstüne elinden kan alındı ve serum takıldı! Ama canım ne yapsın.. seruma bile alıştı o 2 günde. Enerjisinin yükseldiği saatlerde, elinde serumla cok zor zaptettik çocugu ama, neyse 2.günün sonuna dogru düşmeye başladı ateşi.

Ve pazartesi sabah taburcu olduk. Hastanede antibiyotik alıyordu,  eve gelince ona devam ettik ve ek olarak da ishal için  ilaç almaya başladık. Tabi bu arada ishal rejimi yapıyorduk; sadece patates,  pilav, lapa, yogurt, yogurt corbası, kraker, tost ve boool su içiyorduk. (gercekten -duk, cunku Efe ne yiyorsa ben de onu yiyorum:))

Eve çıkmamızın 2. günü, Efe'nin ellerinde kızarıklıklar farkettim. Her zaman oldugu gibi yine önce oyun hamurlarına yordum:) sonra üzerini soyup her tarafına baktım. Bir de ayaklarında vardı aynı kızarıklıklardan. Doktorumuzu aradık hemen, önemli bir sey oldugunu sanmıyorum dedi. Tüm vucuda yayılırsa hastaneye götürecektik Efe'yi tekrar. Öglene dogru bacak ve kollarda da başladı:( Toparlandık hastaneye gittik yine.

Neyse o zaman dedi ki doktor, korkulacak bir şey yok. Ağız el ve ayak sendromu bu. Diğer hastalığın devamı. Ne demekse anlamadım. Tavuk mu yumurtadan yoksa yumurta mı tavuktan bilemedim?

(EDIT: 04.05.2013) Biz bunu cok cok hafif gecirmişiz, önceki ateşli hastalıgımızla alakası yokmus. Kreşlerde olurmuş bunun salgını zaten. Doktorumuz üstünde bile durmadı bu hastalıgın:)

Neyse mukus ve dışkıya temasla bulaşıyormuş. Cemre'de bir şey yok şimdilik. İnşallah da olmaz. Ellerimizi yıkamaktan ellerimiz eskidi, daha da yapacak birşeyimiz yok ne yazık ki. Çünkü Efe de cocuk ve Cemre'ye ne kadar yaklaşma desek de anlamıyor. Sonunda -Cemre hasta, yaklaşma sana da bulaşmasın dedik. O da cok çözüm olmadı.

**Keşke kreşe Nisan ayında baslasaydık diyordum kendi kendime ama ögrendim ki bu hastalık bahar ve yaz hastalıgıymıs. Örnegin gecen sene yazın cok salgınmıs. Yazın da başlasak (kış hastalıklarının bittiği bir dönem diye), yine bu hastalıga yakalanabilirdik.

Heeer şey kısmet.

Çocugun mu var derdin var...

VE

Cocugun mu var  koca bir ecza dolabın + hastalıklarla ilgili deev bir arşivin var:)
...........


Herkesin evladına sağlık diliyorum Allahtan.



Kreş hastalıkları ve korunma yolları (?)


Evet ne yazık ki kreşe başlamamızın daha 1. ayında böyle bir yazı yazacak tecrübeye sahip oldum:(

Öncelikle hasta olan cocugunuzu asla kreşe göndermeyin! diğer cocuklara bulaşmasın diye değil, kendi cocugunuz toparlanabilsin diye. Zira antibiyotik kullandıgımız halde, grip sebebiyle, 3.gün kreşe gidebileceğimizi söyledi doktorun biri, biz de kreşe gittik. Cocuk bu sefer de başka bir virüs kaptı!

Çocugun bağışıklığı zaten zayıflamış üzerine bir virüs daha alınca hastanelik olduk.

Kreşte cok yoruluyorsa, aynı gün ikinci bir aktiviteden kaçının! kreş sonrası park, gezme tozma, AVM oyun alanları vs. Çok yorgun olunca yine hastalıklara cok acık oluyorlar.

Eger cocugunuz öğle uykusunu bırakmadıysa -ki bizimki neyazık ki bıraktı- okuldan sonra mutlaka 10 dakİka da olsa uyumasına izin verin. Dinlenmek bagısıklık sistemlerinin guclenmesi için şart.

Bol bol portakal, mandalina, kivi gibi C vitamini içeren meyve sebze yesinler. Eğer bunları yemiyorlarsa elma, muz, armut her türlü meyve de yine hiç yoktan iyidir. Mesela benim oglum mandalina, portakal yemez, ama portakal suyunu cok sever. '-Portakal suyunun hiçbir faydası yok,  tüm vitamini posasında' diyenleri anlayamıyorum. Bir cocugun hiç portakal yememesi mi yoksa en azından portakal suyu içmesi mi tercih edilir?

Ara öğünleri varsa kesinlikle atlamayın; yogurt, meyve, kraker, kek, börek, kısır (bizimki cok sever:) vs ne varsa yesin. Cok ac kaldıklarında, bu sefer ana ögünlerde de iştahları kacmıs olabiliyor. Ve sunu biliyorum ki, biz şu an günde sadece 2 saat kreşe gittiğimiz halde, eve cook yorgun ve aç geliyoruz.

Kreşten eve gelindiğinde eller ve yüz mutlaka yıkanmalı ve kreş kıyafetleri değiştirilmelidir. Hele ki evde bizimki gibi bir de bebek varsa bu olmazsa olmaz. Hatta bir arkadasım kreş dönüşü yıkıyormus oglunu hergün. Tek cocugun olsaydı belki yapabilirdim ama suan bu benim için cok zor!:)

Veeeee  SU   , biz ailecek elimizde su siselerimizle dolasırız. Su olmazsa olmaz sağlık  için. Oğlum da suluğu olmadan bir odadan bir odaya gitmez. Grip oldugu hafta su içmeyi cok azaltmıstı Efe. Şimdi de hastalıktan, hala cok az su içiyor:( Ateslendigi zaman vucudu o kadar su kaybetmişti ki, 8 saat içinde yarım litre serum aldıgı halde, bir damla bile  idrar yapmamıstı:( Bu cok tehlikeli bir durum.

Neyse tecrübelendikçe yazarım. İnşallah bir daha yasamayız hastalık en azından bu sene:(


NOT:

Ayrıca gecen hafta Efe'de baslayan ishal ve düşmeyen ateş sonrası 2 gece hastanede yattık. Çıktık. 


Sonrasında ağız, el ve ayak hastalıgı diye birşey ögrendik, 
bizim hastalıgımızın devamında başladı. 

Ama aslında hepsi bundan kaynaklı mıydı o kısmı bilemiyorum. Pazartesi kontrolümüz var. Doktorumuza soracagım.

Ayrı bir başlıkta yazacagım şimdi bu hastalıgı.

Edit: (04.04.2013)
Bu ayrıca bir şeymiş, bizim hastanede yatmamıza sebep olan bu hastalık değilmiş. Zaten bunu cok hafif atlattık,sadece kızarıklık oldu el ve ayakta;gecti.




24 Mart 2013 Pazar

Şükretmeyi bilmek..



Cocuklugumda her gece yatmadan once, yatakta oturur ellerimi tavana dogru acar ve dua ederdim.

-Allahim verdigin her sey icin sana sukurler olsun. Sagligimiz yerinde, yedigimiz onumuzde yemedigimiz arkamizda. Daha ne olsun? Tesekkurler allahim, der amin yapardim iki elimi yuzume goturmek suretiyle:)

Bazen yataga yattiktan sonra dua etmedigimi hatirlardim, cok uykulu olsam da mutlaka kalkar ayni rituelle duami ederdim:)

Yillar gecti buyudum, artik ellerimi gokyuzune acmadan da, her an sukredebilecegimi kesfettim:p aklima her geldiginde, -allahim sana sukurler olsun diyordum.

Ta ki ikinci kez hamile kalana ve bebegimi dogurana dek... O kadar yorucu ve zor gunler geciriyordum ki anlatmakla bitmez. Bunun en buyuk sebebi de devamli ilgi isteyen buyuk oglum ve tahammulumu zorlayan sey de kardesine karsi icinde bulundugu agresif tavirlar, kiskancliklar...

Her gecen gun sanki daha da artiyordu. Uzerine, 1 senedir ogluma ablalik yapan bakici ablasi da gitmisti. Hersey daha da zorlasmisti, cunku Efe artik benim de onu terkedecegimi dusunerek beni wc ye bile gondermiyordu:) cocugun bu korkusunu destekleyen yegane sey de kizim Cemre'nin varligiydi. Cemre'yi de alip gidecek annem korkusu.. Tobe tobe!

Her gecen gun, -hayatimda hic bu kadar yorulmadim!! Cumlesi daha da anlam kazaniyordu benim icin ne yazik ki. Resmen surunuyordum. Cilekes olmustu gobek adim.

Derken Efe grip oldu, hersey daha zor olamazdi??
- ı ıhh olur... dedi Tanri:)

Cemre de daha 45 gunlukken, Efe'yle ayni anda hastaylandiiii. İmdat!!!! Birini yatiriyor, birine bakiyordum, birinin ilaci, digerinin fisfisi derken... Tirlatmama ramak kalmisti. Neyse ki cok da uzamadan atlattik o zor donemi.

Derken oglumu krese baslattim. Cunku yeni bir bakici bulamiyor ( 2 cocuklu ve homeoffice calisan birine kimse gelmek istemiyor) ve haliyle Efe'yle oynayacak, onu oyalayacak enerjisi ve sabri yuksek birini de bulamiyordum. Ben Cemre'yi emzirirken yada uyuturken Efe krizlere giriyordu. Gunduzleri Cemre'nin oglen uykusu uyumasi hayal olmustu. Uyusun da buyusun ninnisi bizim evde soylenecek ninni degildi asla:) Daha cok -oo oturmaya mi geldik?? Hadi kalkiiiin.. Modunda bir yasan style'imiz vardi:) ona da style denirse...

Gel gelelim, Kreste 3. haftayi devirmistik. Ama Efe'yi hergun krese ben goturdugumden, dahasi orada 2 saat onu bekledigimden, ve dahasi oncesinde Cemre icin sut sagdigimdan vs vs surunuyordum! Yine sikayet ediyordum hergun, cunku geceleri dogru duzgun uyuyamadigimdan ustune bir de sabah 5 yada 6'da kalkiyordum. Pehhh! Hayat daha ne kadar zorlayabilirdi beni??

Hemen cevap geldi hayattan.. İsi gucu benle ugrasmakti.

Efe gece yarisi birden ateslendi 2 gun once. Turlu ilaclar verdim ki daha once cok ates yasamistik, her anne gibi tecrubeliydim. Ama bu ates benim tecrubelendiklerimden degilmis meger. Sabah 10 a kadar dusmedi, hep 39larda! Ve daha kotusu Efe hicbirsey yemiyordu! Bir gidim bile!

Hastaneye getirdik dun. Cemreyi babaannesine emanet ettik, sut sagdim biraktim. Neyse Efe'nin kan sonuclarinda yuksek enfeksiyon cikti ( welcome to the clup (kres)), bu gece yatiralim dediler:( serum taktilar, yeni antibiyotikler, ates dusuruculer amma velakin inatci ates hala dusmuyor!

Diger yandan Cemre hanim biberonla icmem ben, illa memeden icerim diyor ve biberon kabul etmiyor! Ben gidince de -sana cok kizdim! Tripleriyle benden de meme almiyor. Cemre'yle ugrasirken hasta odasindaki Efe'den haber geliyor, -anne gelsiiiin! Diye krize girmis ilac fln icmiyor!

Bu arada evimiz anadolu yakasinda ama hastane avrupada yakasinda. Cemre'ye gidebilegim arada diye babaanne ve Cemre hastaneye yakin akrabada kaliyorlar:( ben gece yarisi taksiyle gidip meme verip donuyorum, baba Efe'yle kaliyor. Ben bir yandan devamli sut sagip Cemre'ye gonderiyorum (icmese de;))

Vesselam.. Bir daha yorgunum, uykusuzum, surunuyorun dersem ne olayim!!

Allahim lutfen cocuklarima, aileme saglik ver. Gerisi bosmus.

Amin.





19 Mart 2013 Salı

Sanal günlük- İlk İnternet




Eskiden yani bizim çocukluğumuzda internet yeni yeni hayatımıza girmişti. Telefonun kablosunu çıkarıp bilgisayara takmak suretiyle, çevirmeli ağdan internete bağlanabiliyor, Mirc (ilk chat programlarından) sayesinde tanımadığımız insanlarla yazışıyorduk falanJ

Çevirmeli ağ ile ‘dıt dıt dıııııt dırıdırıdırı dııııt!’ sesini dakikalarca dinlerdik. Bağlanmadım mı bağlanmazdı bir türlü bu meret. Sinir ederdi. Bağlandı mı da, bir yazardı kiJ Ay sonu fatura geldiğinde normalde ödediğimizin 3-4 katı fatura ödediğimiz olurdu. Evde kıyamet kopardı=) Harçlıklarımızla, babama çaktırmadan ödediğimiz, çok oldu telefon faturalarınıJ

Neyse Mirc’le atıldık bu işe usta vesselamJ O zaman araştırma yapmak, gazete okumak vs için bağlanıldığından bihaberdik internete. Sadece arkadaş bulmak için zannediyorduk. Dünyada ne cok yalnız insan varmış diye düşünüyorduk:P

Ama klavyemin bu kadar hızlı olmasının arkasında bu yazışmalar yatarJ Yabancı arkadaşlar sayesinde de İngilizce yazışmalarımda bilhayli ilerleme olmuştur, yiğidi öldür hakkını yeme demişler.

Bu tür yazışmaları, görüşmeleri anne-babamızdan gizli yapardık o zamanlar. Cunku ‘-tanımadıgın insanlarla konuşma’  demişlerdi çocukluğumuzdan beri bize, şimdi beynelmilel arkadaşlarımı onlara nasıl izah edebilirdim?

Neyse..  Mirc, Messenger vs derken. Mahallede ilk bilgisayarı olan’lıktan çıktık ailecekJ Herkesin evinde bilgisayarı olmaya başladı artık. Ama biz ailecek onlardan cok ilerdeydik cook! J

Çocukluğumda günlük tutardım, diyecektim ama laf geldi burayaJ
Günlüğümü yatağımın altına saklardım o zamanlar, üzerini örterdim bulduğum örtü mörtü bir şeylerle. Amman kimse okumasın! Hatta gizli işaretler bırakırdım, örtünün bir kenarını kıvırırdım falanJ (Hinlik, cinlik hep bendeydi..)

Diyeceğim o ki, şimdi de tüm dünya okusun diye ‘blog’ yazıyorum, sanal günlükJ Bilseydim bu kadar kasmazdım o zamanlarJ . Kitaplıga, dev ansiklopedilerin yanına koyardım günlüğümüJ 
Benim (Hodri ) Meydan Larusum olurdu bu daJ


‘Televizyon  gelecek uzaklar yakın olacak’ demişti bir replikte Yılmaz Erdoğan (Vizontele filminde).

Teknoloji ile de; içimiz dışımız bir oldu mazallah!  diyorum ben de :)

7 Mart 2013 Perşembe

Haftanın günleri (çekiliş var!)



Cogu konuda değişikliği severim. 
Örneğin; TV bir günsalonun girişindeyken 3-5 ay sonra tam karşıdadır. 
Bir 3-5 ay sonra yine eskiyerine gelmiştir falan filan.  Bu türdeğişiklikler enerji verir bana. 
Sanki yeni bir oturma grubu almış veya yenibir eve taşınmışım gibi hisseder, yenilenirim.
Sıkılırım çoğu zaman tekdüzelikten. Biraz da çatlak olduğumsöylenir, enteresan fikirlerim vardır çatlaklığımı tescilleyenJ

Her hafta aynı başlar,aynı biter…. 
Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi, Pazar….

Biraz heyecan katsaydık keşke bu işe diye düşünürüm;
Mesela haftanin ilk gunu, bir çekiliş yapılsa (tüm dünya içingeçerli olacak). 
Her pazartesi, haftanın günleri yeniden belirlense;
-Evet sayın seyirciler haftanın ilk günü çekiliyor: 
veveeeee Perşembe!! 
Ertesi gün (haftanın 1. günü) perşembeden başlasa, 
2. Gün Cuma,3.gün cumartesi,  4.gün Pazar, 5.günpazartesi, 6.gün Salı, 7.gün ÇarşambaJ

Çarşamba günü tekrar çekiliş yapılsa:
-Evet bugün çekilişi yapmak üzere aramızda Sn. Ajda Pekkanvar. (Gelecek hafta Beyonce:P)
Ve başlıyor! haftanın birinciiii günüüüüü evet çekiyor çekiyor çeeek--tiii!!!  
CUMAAAA!! 
Evet sayın seyircileryarın Cuma! 
Bir gün çalışıp haftasonuna gireceksiniz. Ajda hanımın eli uğurlu geldi:P



Ne şahane ve ne eğlenceli olurdu. 
Hiç plan program yapılamazdı, bazen cok çalışılırdı, bazen cok tatil yapılırdı, 
bazen işin içine şike karışırdı, bir bakmışssın içeri almışlar seni! 
kulak arkanda bir sigara,. 
Yanında ergenekoncular..
-yarın Cumartesi  görüş günü oley! 
Ama çekiliş yapılıyor ertesi  gün: pazartesi. Tüh be.

Ne diyorum ben? En iyisimi yatayım.

Gün gün kreş gelişmeleri


Efe 3 yaşında. Ve kreşe başladı!! (04.03.2013)


1.GÜN
Şu an oyun salonunun girisinde bir sandalyede oturuyorum:) Efe ogretmeniyle içeride oynuyor. Ben yanina gitmiyorum. Kendisi bana birsey gostermek isterse, yanima geliyor. Bu arada henuz diger arkadaslari yok. Cocuk once ortama ve ogretmenine alissin diye, herseyi cok agirdan aliyorlar.  Tam bir yumusak gecis... Super!

Birkac gun sonra ben karsi odaya gececegim ve Efe isterse beni orada yoklayacak. Sonra ben bir 'markete gidip gelecegim', sonra da insallah ben eve donecegim ve Efe'yi kresten almaya gelecegim sadece.... Şaka gibi geliyor su an:)

Oğlum büyümüş şaka maka:)

2.GÜN
Efe önce oyun salonuna gitti ve ögretmeniyle oynamaya basladı. Ben karsı odadaydım bu sefer. Ögretmeni bir süre sonra onu yukarı sınıfa cıkardı. 40 dk kadar beni hiç aramadan oynadı.40.dakkada yukarıdan '-anne annee!!' diye bir isyaaaaan geldi:) Bu sırada ben eşime whatssup'tan '-bak beni sormuyor görüyor musun köftehoru diyordum:P'. Neyse koşarak yanıma geldi Efe. -Anne gidelim!! dedi aglamaklı bir tonda:)

Ögretmeni ben biraz sakinleştireğim ve oyunun bittiğini söyleyeyim öyle gidin dedi. Efe'ye '-gel yukarıdan sulugunu alalım, dedi ve Efe bir 20 dk daha oyuna daldı. Sonra sakince yanıma geldi ve 'gidebiliriz' dedi. Dönüşte Efe'ye okul cantası ve suluk aldık (şimşek mcqueen'li elbette:). Okul ayakkabısı içinse planım bugün harekete gecmek. Cocugu ürkütmeden yavas yavas gieyim istiyorum. Yoksa '-bu işte bir iş var, niye bu kadar abartıyorlar bu okulu' diye uyanacak:)


3.GÜN
Efe bugün ilk 2 güne göre cok daha tedirgindi. -Bu işte bir iş var! moduna girdi:) 
Sürekli -anne sen de gel! diyerek beni de oyun odasına götürmek istedi (Ben aşama kaydedip, karşı odaya gecmiştim halbuki), neyse oyun salonunun girişindeki beyaz sandalyede aldım yine yerimi.

Efe bir süre sonra alıştı ve bensiz oynamaya başladı. Bu sırada 2-3 arkadaş geldi ve ögretmeni birlikte oynatmayı denedi. Saat 15:00'e geliyordu, Efe'nin en uykusuz ve en aç saatiydi bu. İyi bir zamanlama olmadı:) Arkadaslarına devamlı otoriter tavırlar sergilemiş -o minderle öyle oynanmaz, onu yerine koy vs vs
Hafiften arkadaslarına hayatı zindan etmiş:)

'oyun bittiii! yapalım Efe birlikte dedi ögretmeni, yaptılar ve bir gün daha bitti:)

4.GÜN
Yok yok kesin bir şeyler çaktı bu çocuk. Popomdan ayrılmıyor bugün, afedersiniz:)
Devamlı cinlikle şu soruları soruyor -anne arkadaşların annesi nerde? :))
-bazıları işte, bazıları içerde kitap okuyor.. senin annen gibi. Desek de ne kadar yuttu hiiiç bilmiyorum. Kafasında kocaman bir soru işaretiyle dolaştı tüm gün:D

Nerdeyse 30dk ugrastı ögretmeni ama bir türlü oyuna katılmaya ikna edemedi onu.
3 gündür öğleden sonra saat 13;30-15:30 arası geliyorduk. Bugün sabaha geçtik (eninde sonunda geçecektik), ben biraz acele ettim sanırım.  Arkadaşlar nerede diye sorunca her gün, sanki onlarla oynamaya başlarsa iyi olur gibi geldi bana.

Neyse bugun sabaha geçince (10:00-12:00) herkesin okula servisle veya servissiz, gec/erken bölük pörçük gelişlerine tanık olduk:) Devamlı kapı sesi, seri üretim halinde içeri dalan bi sürüüü yeni cocuk... benim oğlan tam anlamıyla abondene oldu:))
-Burası neresi ben nerdeyim?? tarzı yabancı yabancı bakışlar, -anne elimi tut!'lar oldu tabi.. 

Normal dedi ögretmenimiz, ama bu kalabalıkla elbet karşılaşacaktı. Sorun yok dedi. 5. günümüz bakalım nasıl olacak cok merak ediyorum:) Bu arada ogğlanı getir-götür, götürmeden önce Cemroşa süt sağ bırak, okul cıkısı Efe'nin eksiklerini al (canta, ayakkabı, esofman vs ) derkeeen sürünüyoruuum!!!:(

--Keşke hamileyken yazdırsaydım Efe'yi kreşe demeye başladım:(( 


5.GÜN
Efe devamlı '-onun annesi nerde bunun annesi nerde?' demeye devam etti. 
Cok akıllı bu zamane cocukları:) Bazen oyun odasının girişinde, bazen karşı odada oturmaya devam ettim. Haftaya gelmeye devam edeceğim gibi görünüyor:)

.........................................................................................................................................................

İKİNCİ HAFTA
Hafta ortasına kadar herşey aynıydı. Bizimle oyun oynayan Kerem'e ek olarak Demir ve Güneş de geldiler Efe'yle oynamaya. Tabi önce Kerem ve Demir vardı, sonra Güneş eklendi bu gruba. Sonra Güneş ve Demir gitti, DEFNE geldi. Büyük yazdım cünkü, Efe'yi bir kafaladı ki bu kız:)
 parmağında oynattı.
Efe 1 saat boyunca sadece onunla oynadı ve beni hiç sormadı.
Defne'nin en belirgin özelliği, benim gibi dominant olması:)

-Efe gel buraya otur, araba sürücezz!!
tarzı yaklaşımıyla benim oglanı avcunun içine aldı=)

Defne sayesinde 3.haftamız süpper gececek belli oldu!!

.........................................................................................................................................................
ÜÇÜNCÜ HAFTA
Efe cmt günü cok agır grip oldu, 2 gündür okula gidemiyoruz.
Hoşgeldin ilk kreş hastalıgımız!
Kötü olan diğer şeyse,
Cemre'nin de burnu akıyor dünden beri:(

.........................................................................................................................................................

SONRASI (29.05.2013)

Kreşe başlayalı nerdeyse 3 ay olmuş. Ama Efe toplamda sadece 1,5 ay ancak gitmiştir:) hastalıklardan.

Kreşe başlanan ilk 1 yıl böyle devam ediyormuş, her cocukta bu boyleymiş.  Özellikle bizimki gibi allerjik cocuklarda daha agır geciyormus bu donem.

1,5 ayın sonunda durumumuz şudur; ben Efe'yi sabah 10:00 da bırakıyorum ve ona 'bye beyeee seni almaya geleceğim' diyorum:) (geldiğimiz bu nokta beni bile sasırtıyor:))

Bugün 09:30da gitmeye basladı artık. Ve babası götürdü. Ben almaya gideceğim 12:00'de:)

Ve dönüşte servisle döneceğiz. Sonrasında artık Efe hep servisle dönecek:)

Okulumuz, Aysegül kreş (atasehir). O kadar minnettarım ki onlara. Cocugu hiç aglatmadan şu aşamaya getirdiler bizi. Hem de kardeş kıskanclıgı yasayan, hırcın bir cocugu bu asamaya getirdiler:)

Aman nazar değmesin..


--------------------------------------------------------------------------------------------------------



KONUYLA İLGİLİ DİĞER YAZILARIM:

http://annokveminnoklari.blogspot.com/2013/03/efe-krese-basladi.html

http://annokveminnoklari.blogspot.com/2013/03/gun-gun-kres-gelismeleri.html

http://annokveminnoklari.blogspot.com/2013/03/agz-el-ve-ayak-hastalg.html

http://annokveminnoklari.blogspot.com/2013/03/kres-hastalklar-ve-korunma-yollar.html

http://annokveminnoklari.blogspot.com/2013/04/krese-ara-verdik.html


















4 Mart 2013 Pazartesi

Efe kreşe başladi!


Hem vallahi hem billahi kreşten yaziyorum:)

Henuz 15 dk olmasina ragmen, Efe ogretmeniyle oynuyor ve beni sormuyor bile:)

Kızım dogduktan sonra kreşe gönderme konusunda acele etmemiz yanlış olacaktı. Hem bizim hem de pedagogumuzun önerisi bu şekilde idi. Hem 'bebek geldi, beni gönderdiler' psikolojisi oluşabilirdi hem de kreşten eve hastalık getirecekti,  daha 4 aylık olan kızımı riske atmak olmazdı.

Pedagogumuzun ve cocuk doktorumuzun önerisi oğlumu nisan-mayıs gibi kreşe göndermem yönündeydi. Hem kızım biraz büyümüş olacak hem de kış hastalıkları bitmiş ve bahar gelmiş olacaktı. Bu arada evde Efe'nin kıskanclıkları, kardeşine ve bize olan agresif tavırları, en cok da Cemre'ye şiddet uygulaması canımıza tak etmiş, nisan ayını iple cekiyorduk. Yaz ayının gelmek bilmedigi gibi, bizim için hayat meyat meselesi olan, bahar da bir türlü gelmek bilmiyordu:)

Güneşli havalarda kendimi şöööyle bir dışarı atasım gelir benim:) (Ne demiş şair; BENİ BU GÜZEL HAVALAR MAHVETTİ**) En son böyle bir bahar ayında (mart sonuydu tam), evden tasınmaya karar vermiştim(k). Oğlum için daha büyük ve oyun alanlarının oldugu bir siteye tasınmak istemiş ve cok güzel güneşli bir 23 mart günü, anadolu yakasında (ki avrupa yakasından anadolu yakasına gecmek cok radikal bir karardı bizim için), şu an oturdugumuz eve tasınmıştık. (Tarihi unutmuyorum cunku 22 Mart'ta yiğenim Ece doğdu, teyze oldum:))

Bu sefer de, geçen hafta güneşli bir Mart günü (1 marttı sanırım), tek başıma dışarı cıkamadıgımdan (Evde Cemre'ye bakacak birini bulmuştum, ikisi çocugu tek kişiye bırakmam pek mümkün olmuyor henüz..), Efe'yi de aldım ve 'hadi gel okul gezelim' dedim. Okulu 'oyuncakların ve arkadasların oldugu yer' diye anlatmıstım ona. Yalan da değil?.. Evet, 'Ögretmen''i atlamış, 'yalnız' gideceğini saklamış olabilirim:)

Bu arada,  gecen yazdan beri, evime yakin kresleri de araştırmaya başlamıştım. Kim çocugunu nereye gönderiyor, neden gönderiyor veya neden göndermiyor. Evimin civarinda oturan tum arkadaslarimin fikrini aldim. Kimisi şuraya gönder, kimisi şuraya gönderme dedi. Hepsinin bir gerekçesi vardı. İşime yarar dersleri içerisinden seçtim aldım:)

Neyse bir arkadasimin pedagogu 'sadece oyun odakli bir kres tercih edin' demisti ona, cocuklara hemen birseyler ogretme telasina girmeyin  (yabancı dil vs derslerle), o tempoya eninde sonunda girecek zaten demişti. Bu yaklaşım hoşuma gitti. Neyse okudum, arastirdim; bir suru sistem ve yaklaşım varmiş kreşlerde. (Şu an en popüleri Montessori sistemi, ayrıca yazacagım bunun hakkında).  Her ailenin tarzı/tercihi farklıdır tabi.

Sonuçta, 2 alternatif netleşti kafamda. Once, gecen yaz (Efe'yi yanıma almadan) gidip gördüğüm kreşe gidecektim. Bu sefer Efe'yi de götürüp, Efe kreşe nasıl bir tepki verecek, onu öğrenecek ve Nisanda da Efe'yi yazdıracaktım. Ama kreşin yolunu bulamadim ve kayboldum:) bir baktim 2.alternatifimin önündeyim:)) Neyse iceri girdik, kocaman bir oyun salonuna aldılar bizi! Ne oyuncaklar var anlatamam:) Böylesini görmemiştim hiçbir yerde.

Efe de ben de mest olduk:) hemen karar verdik evet evet kreşe başlamaliydi(k).

Neyse 1-2 hafta gunde 2 saat oyun grubuyla basladik. Sonra yarim gune gececegiz. Bize, Efe'nin hazir oldugu zamani soyleyecekler. Çok iyi takip ediyorlar Efe'yi ve bizi de güzel yönlendiriyorlar. Çok profesyonel ellerdeyiz, İcim cok rahat.

Not: Efe şu an 3 yaşında.



KREŞİMİZ
NOT: 
BU ARADA KREŞE İLK GÜN ELİMİZDE BİR ASKILIKLA GİTTİK:) 
ASKILIK DEĞİLDİ AMA BU BİR KÖPEK BALIGIYDI. ÇOCUK COK HAKLI, 
HAKKATEN BENZİYOR:)
HİÇ BU ACIDAN BAKMAMISTIM:-)

EFE KREŞE GİDERKEN
EFE KREŞTE

**

BENİ BU HAVALAR MAHVETTİ



Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.

Sosyal medyada var olmanın dayanılmaz ağırlığı

Pek çoğumuz için sosyal medyaya giriş, şüphesiz Facebook’la başlamıştır. Sadece tanıdığımız insanlarla arkadaş olmaktan ibaret olan, da...